Siz

hapsolmuş bi köpek balığı gibi sevgileriniz, hem heybetli hem sıkışmış gibisiniz bir akvaryumda, ama buraya tıkıldınız diye tehlikeniz yok olmaz, yine de uzaktan bakarlar size, cam arkasından izlenir tehlikeniz. Güvenin bana içinizdeki aşk tam da böyle bir şeydir. Tıkılmış, tehlikeli ve heybetli. Fakat ne acı ki siz bu tıkılmışlıktan hiç mutsuz değilsiniz. Alışır insan, zira uzaktan korkulmanın büyüsü güzeldir, bunu sever insan, bunca uzak hayranlık etrafınızı sarmışken, peki siz bu akyaryumdan hiç mi çıkmayı hayal etmediniz? 8 kas 2018

Ânlardan ufak anılar.

bazı ânları tanırsın, ânın içinde sana gülümser, bir daha olmayacağım, yok olacağım der gibi, tam da beraberliğin verdiği hazzın içinde, bu öyle bir ânki-bilirsin, sımsıkı bir ruha sarıldığın ânda, sana sonra buranın koca bir boşluk olacağını söyler-delilik bu der geçersin-en güzel ânlarda, bunun kalp sızlatan bir anı olacağını sezenler beni anlar. Sonrası boşluk. 3may 18

bir sabah yazısı.

Her gece başında bi' sabah planım oluyor elbet, fakat sabahı görüp uyuyunca da, fırıncılarla beraber kuşlar bana hep gülerler gibi gelir, simitçiler de dahil buna fakat onlar biraz dahasında gülerler bana, belki kedilerle beraber, muhtelif köşe başlarında. sahi, her sabahı görüp dokunmamam ne saçma. En az plan dediğin şey kadar. (Gülüşmeler) birazı ölümde, birazı uykuda. tarihihatırımdayok.

Ânlık.

Ne varsa geri dönmek için dizdim önüme, ne kadar çok şey bıraktım-yarım, öyle deme bu benim tek istikrarlı yanım, koştum koştum ve ışığı görünce, tek bir adım, geri dönüş için, sakince, tek bir dönüş ve yeni bir hedefe geri sayım. Hani derler ya yoldur asıl olan diye, galiba ben buna fazla inandım. Tamam, artık dönmicez, ama biraz duralım. Kavuşan aşktan ne anlar, hadi biraz acıdan ve ayrılıktan konuşalım. 2 ocak 2018

birvarmışhiçyokmuş.

Sırtımdaki bıçakları çıkarıp attım, izlerini taşımaktan onur duyardım, artık duymuyorum, ayrılıkları şahlandıran kalbim bir varoluşa inanmak için karşında,  düşünsene yokluğa bu kadar inanmış biri, nasıl böylesine inanır bir varlığın bu eşsiz oyununa, yokluk çok eski bir gelenek tamam, gelenekleri yıkmak için yola çıkmış biri nasıl inandırıcı gelebilir ki- ben geldim bir ses olmadan, bir boşluktan gerçeğe tutunur gibi. N’olur anla bu gerçekliği. 

korkusuz ve akışta olmak istiyorum, düzeltme-dim.

Bitti artık tamam. Anladım. Bomboş bir yol. Camda sigarasını içen bir kadındın sen, ne oldu? Ağaçların yapraklarına bakardın. Tam 6senebilmemkaçaygüngece. Tamam. Seni çok sevdim ben. Anladım. Hani sen şiir yazardın? "Şarap tortuları ve sigara dumanının   hangi yöne nasıl ilerlediği ve bir adamın..."tamam.. Hatırladım. Senden nefret ediyorum ben. Hatırladım. Eskiden severdim şarap içmeyi. Oyunları. Yazarları. Camdan bakmayı. Yapraklar. Belli ki serbest çağrışımla yazmayı seviyorsun. Ama amacımız bu değil. Anladım. Neden dallar toplayıp, yatağının baş ucuna asıyorsun, ve çerçeveler. Neden boş çerçeveleri seviyorsun kadın? Kırışık çarşaflar ve bir yatağın uzaktan görüntüsü seni niçin bu kadar heyecanlandırıyor. Eski eşyalar. Eski olan her şey. Kurtul onlardan. Hayır. Sen de eskisin. Ellerin. Bir kadınınkinden söz etmiyorum. "Bir erkeğin elleri önemlidir. Onları masada nasıl tuttuğu ve..". tamam. Anladım. Hadi, gel de, uyuyayım. Hayal, mavi, soğuk, boşluk. Hatırladım.

"Bir acının detaysız tarifi."

Aynı yere geldik ge'ne, burası tanıdık, burası eski, sen yoksun, yüksekten bir boşluğa, bir hiçliğe varmak, burada, yokluk, yüzün sözün kadar eski ve soluk, sesin demir gibi soğuk, düşüm yenik, yokluk, biraz deniz olsa, biraz durgunluk, burası eski bi yorgunluk, sanki bir yola çıktım; seni buldum, kaybettim, öyle bir boşluk.