9 Ocak 2015 Cuma

Güle Güle.



Her şey değişir. Sevgiler, statüler ve gerçekliğin bile. Sen şimdi kendi eliyle, yarattığı gerçekliğin değişmezliğine inanan bir acemi gibi, oradan oraya koşuşturuyorsun. Halbuki gerçek, sessizlik ve derin bir sukunet gerektirir.-Hareketsizlik-Senin gerçeğin ne kadar kalabalık ve gürültülü.Ben onu tanımıyorum. Sessizliğini yeniden hatırladığın ve geri kazanmayı arzuladığın gün, gerçekliğini de kaybetmiş olacaksın. Kendi sesini bile- çocuk-İşte o zaman seninle konuşamayacağız bile. Siliniyorsun yavaş yavaş ve ben seni hala bir sessizliğin içinden duymaya çalışıyorum. Bu ne kadar güç sana anlatamam.Çok sevdiğin bir sesi artık hatırlamamak. İnsan böyle silinir, sadece sesiyle. Çocuk- adam- kadın. Güle Güle.

6 Ocak 2015 Salı

*geleceğin(in) habercisi


sanki yıllardır yanyana uyuyormuşuz gibi, gözlerin o kadar eski bakıyor ki şimdi -sanki bu geçmişin bir yanılsaması değil de, geleceğin gibi. eskiden hayalin böyle değildi, bu daha yeni. sanki bir sabah çıkıp gelmişsin de, tek söz etmeden öyle yanıma uzanmışsın gibi. sanki tam da o an, en sağır tartışmamız bir sevgiye dönüşmüş ve geleceğe kadar uzlaşmışız gibi. tarif edilmez bir acının, donuk bir sevince ulaşması gibi. burada karşımda, oturuyorsun öylece şimdi. 

4 Ocak 2015 Pazar

sana bunu söylemek zorundayım.




bi'silah saldırısı gibi geldi sana muhtemelen, halbuki havai fişek gösterisiydi-sadece kelimelere, seslere ve dahi davranışlara olan inancın, seni gerçekten uzaklaştıran şey- onunla tanışmanı her şeyden çok istedim -sana bunun bir gösteri olduğunu artık anlatmıcam. 
zira sen bir silah sesi duyduğuna inanmak istiyor ve korktuğun şeyin tanımını değiştirmekten köpek gibi korkuyorsun -gerçekten sevemiyor olsaydın, bu kadar sevmekten korkmazdın. 
çünkü insan, kontrol edemediği her şeyden tam da insan gibi korkar-bunda senin bir suçun yok. gerçek bir sevgi de, neresinden baksan silahlı saldırı gibi gelebilir kulağa -sen de haklısın.
ama bu bir silah saldırısı değil, havai fişek gösterisi cancağızım.

''yabancı''

evin kapılarını kapat, ben geldim
çiçek de koymazsın ki sen pencerene
onları kır dök ve at
ben geldim
sen kapı gibi adamdın güya
ama boyunu göstermezdin
kapat kollarını dedim 
ben geldim
gözlerin çiğ bakmayı öğrenmiş
hoş geldin.