25 Temmuz 2012 Çarşamba

"Büyüyünce güzelleşir çocuklar, ve yalnız kalpte büyür çirkin adamlar."



Çirkin adammışsın sen,
öyle diyorlar.
Pek güzel bir yanında yokmuş hani,
eli ayağı düzgün ama çirkin bir adam.
Halbuki çocuk gibi bakıyor gözlerin,
otuzlarının ortasında bir çocuk.

Ve elbet büyüyünce güzelleşir çocuklar,
hayat insanoğluna böyle bir avuntu sunar,
ve yalnız kalpte büyür çirkin adamlar.

Geldin, bin yıldır telaşlı bir odaydı yerin,
hazırdi.
Ayna yoktu, gitmek yoktu sen geldiğinde.
Konuşmayı söktün, kimse yoktu.
Kalpten duyduğundu söylediğin ilk kelime:
"Yusuf"tu.
Çignenmeye mahkum bir yasak gibi korktun.
Sustun, adını tekrar etmemek için.
Çünkü tek bildiğin oydu.
Ayaklarını aradın bir sure, koşacak halin yoktu.
Adını anımsamaya çalıştın bir sure, adın 
hafızanda artık bir suydu.

Yusuf' tun sen artık,
ve canın yandı güzelliğinden...
Bir aralık aradın, küçük bir kuytu...
Oturdun ağladın, yaradana sığındın.
Ve sesini duydu yaradan!
Kulağım oldu, senin sesini duyurdu...

Gözlerin, göz kamaştıran bir zümrüt gibiydi artık yaştan,
nefsinden murat almak isteyen Züleyha'lar için...
Elleri kanlı kadınlar peşindeydi,
sırf görebilmek için gözlerini, bir demir aralığından...
''Azad et onu kalbinden!'' dedi yaradan.

Ve öylece bıraktım seni o küçük kuytunun aralığından...

Gittin.

Gözlerin hala gözkamaştıran bir zümrüt gibi,
kirpiklerin alnına secde ediyor içleri gulerken...
Ellerim değil, boynumda bir yer kanıyor,
o hep öptüğün yerden...
Ve insanlar konuşuyor hiç durmadan;
Çirkin adammışsın sen,
öyle diyorlar.
Pek güzel bir yanında yokmuş hani, 
eli ayağı düzgün ama çirkin bir adam...
Yalnız yüreğimde adı "Yusuf" olan.

Çirkin bir adammışsın sen...
Ne bilsin bunları, sana şimdi dünya gözüyle bakan,
ama bilsinler ki...

Büyüyünce güzelleşir çocuklar,
ve yalnız kalpte büyür çirkin adamlar...