17 Mart 2012 Cumartesi

bir beyoglu hikayesi


Bi' gecenin sonunda,
rakının dibinde,
araya ani bi' kararla giren çay faslını bile geçtiğinde,
son kadeh elindeyken aklına düşeceğim...
On yıl sürmez utancın bilirim,
bi' kaç seneye kalmaz telefonun ucunda,
o ağlayan sesini sana şahane bi' şekilde,
hali hazırda şu an,
saatlerce değil, tek cümle ile anlatabilirim...

Ama,
hadi artık yalpama...
Çömelip de başını öne düşürme sokak ortalarında,
ne kadar içse de gecenin sonunda
seni eve taşıyacak kadının yanında yok diye de 
hüzünlenme şimdi sakın...

"O" kadın seninle çok eski bi' zamanda,
o eski masada,
bi' sokağın ortasında,
çay bardağında rakı içiyor hala...
Gülüşü var elbet,
bir de yalan yanlış gülen gözleri...

Ama hep de kederli be bu kadın!
Bi' kez olsun gamsız gülmez mi!

Unut bunları şimdi, gözlerini aç ve ayağa kalk
ne diyordu repliğinde o çok sevdiğimiz usta kişi :
"Sen de unut bütün olanları, kapalı dükkana kira ödedik işte..."

ve neydi benim hediye cümlem sevgili?

"Olsa olsa, parçalı umutlu bir aşktı bizimkisi..."

Hadi ama! Kalk şimdi yerden...

Bak, tanıyacaklar seni!

Üzülecekler bu haline sabahin bi' vakti,

hiçbirini tanımadığın bir sürü yabancı kişi...

Hadi ! Kalk diyorum artık yerden,

yoksa tanıyacaklar şimdi seni...